RUH SAĞLIĞI VE SAVUNMA MEKANİZMALARI
Ruh sağlığımız ve mutluluğumuz için çeşitli ihtiyaçlarımızın sağlıklı bir biçimde doyurulması gerekir. İhtiyaçların doyurulma- masının iki nedeni vardır.
1 Engellenme
Herhangi bir davranışın dışsal ya da içsel bir nedenle bloke edilmesidir.
2 Çatışma
Bireyi aynı zamanda iki ayrı yöne çeken güdülerin sonucunda oluşan tercihsizliğin getirdiği gerginlik halidir.
3. Savunma Mekanizmaları
- Engellenme ve çatışmaların sonucu doyumsuz kalan ihtiyaçlar bireyde kaygı yaratır. Bu kaygı ve gerginliği hafifletmek, geçici bir süre sıkıntıdan kurtulmak, zaman kazanmak için “ego” tarafından bilinçsizce “savunma mekanizmaları” kullanılır.
- Savunma mekanizmaları, problemi yok etmez ama geçici bir süre rahatlık sağlar. Bireyler zaman zaman savunma mekanizmalarını kullanırlar.
- Sürekli kullanılması sakıncalıdır, bireyin gerçekle bağlarının kopmasına neden olur.
- Savunma mekanizmasını kullanan birey, davranışının gerçek işlevinin farkında değildir.
- Savunma mekanizmalarını kullanırken, bir dereceye kadar kendi kendimizi aldatırız ve böylece bizdeki kaygı düzeyinin azalmasına neden oluruz.
Mantığa Bürüme
Neden bulma, akla uydurma, rasyonalizasyon, ussallaştırma, bahane bulma gibi isimlerle de anılır. Başarısızlığın nedeni olarak mantıklı gerekçeler göstererek rahatlamaya çalışmaktır.
Örneğin, bir fakülteye girmek isteyip de giremeyen bir öğrenci, o fakülteyi beğenmediğini, girebildiği fakülteyi beğendiğini, uygun mesleği seçtiğini söyleyebilir.
Yansıtma
Bireyin başarısızlığının nedenini başkalarında araması; kendi yetersizlik ve eksiklerini, hatalarını başkalarına mâletmesidir. Örneğin, derslerinde başarısız olan öğrencinin, öğretmenini yetersizlikle suçlaması.
Çarpıtma
Gerçeklerle başa çıkamayan insan, gerçeği çarpık yorumlayarak uyumsuzluktan kurtulmaya çalışır. Örneğin, yeni tanıştığı kız arkadaşına kaba davranan gençle bir daha görüşmek istemediğini söyleyen kız arkadaşının, kendisini kısa boylu ve kilolu olduğu için beğenmediğini düşünmesi.
Bastırma (Güdüsel Unutma)
İstenmeyen, toplumca hoş karşılanmayan, uygun olmayan duygu ve isteklerin bilinçten uzaklaştırılmasıdır. Freud’a göre hiçbir zaman tam bastırılmazlar, rüyalarda şekil değiştirmiş olarak bilince çıkmaya çalışırlar. Örneğin, dişçiden korkan birinin dişçiye olan randevusunu unutması.
Bilinç alanı dışında bulunan bu tür duygular konuşma sırasında düşlerde ya da davranışlarda değişik biçimde ortaya çıkar. Konuşurken yerinde kullanılmayan sözcük, düşlerde ortaya çıkan cinsel istekler, beklenilmeyen bir davranış, bastırma sonucu en- gellenen dürtülerin biçim değiştirerek bilinç alanına gelmesidir.
Yadsıma (İnkâr)
Kişinin kaygı verici gerçeği kabul etmemesi, reddetmesidir. Örneğin: çocuğunu kaybeden bir annenin acı çekeceği için onun ölcuğüne inanmaması, her an gelecek diye beklemesi.
Yer Değiştirme (Yön Değiştirme)
Bireyin öfkesini asıl hedef dışında başka bir hedeften (canlı ve- . a cansız) çıkarmasıdır. Örneğin, öğretmenine kızan gencin evde * ardeşine bağırması, tuttuğu takım gol yediği için sinirlenen tarafların tribünün sandalyelerini kırması.
Karşıt Tepki Geliştirme
İstenmeyen duygu ve düşüncenin tam karşıtı olan bilinçli tutum ve davranışlar geliştirmesidir. Örneğin, kardeşini kıskanan çocuğun aşırı derecede iyi bir abla veya ağabey olmaya çalışması.
Ödünleme (Telafi)
Bireyin bir amacını gerçekleştirmede yenemeyeceği bir sorunla karşılaşınca yön değiştirerek başa çıkabileceği bir başka alanda doyum sağlamasıdır. Üstün olma ve beğenilme ihtiyacının engellenmesi sonucu, onurunu korumak için bireyin başka bir alanda çaba gösterme yolu ile kendini göstermeye çalışması. Örneğin; derslerinde başarısız olan gencin okulun bando takımında başarılı olması.
Yüceltme
İnsanın istenmeyen, beğenilmeyen bir güdüsünü daha istenilen, beğenilen bir alanda doyurmaya çalışmasıdır. Örneğin, kavgacılık, saldırganlık güdüsü baskın olan birinin boksör olarak güdüsünü doyurması.
Gerileme
Bireyin, bulunmuş olduğu gelişmişlik düzeyinden daha aşağı düzeyde davranışlarda bulunmasıdır. Örneğin, 6 yaşındaki çocuk yeni kardeşi olunca bebek gibi altını ıslatmaya başlar, biberonla süt içmeye başlar. Bir yükseköğretim öğrencisi başa çıkamadığı gerçekler karşısında çocuk gibi ağlayabilir.
Özgecilik
Başkalarının sorunlarını yapıcı bir şekilde paylaşmasıdır. Kişi sürekli olarak başkalarının sorunlarıyla ilgilenir, çözüm bulmaya çalışır, böylece kendi kaygısından kurtulma yollarını arar. Örneğin, evinde sürekli huzursuzluk yaşayan genç kızın bunu çözmek yerine sürekli olarak arkadaşlarının dertlerini paylaşıp sorunlarını çözmeye çalışması.
Şakaya Vurma (Şakalaşma)
Duyguların başkalarını ve kendisini tedirgin etmeden ortaya konması. Kişide kaygı uyandıran duygu ve düşüncelerin ciddiye alınmaması, şakaya vurma yoluyla bunları önemsememe çabasıdır. Örneğin, oyuncu Ata Demirer’ in şişmanlığını herkesten önce dile getirmesi, konu yapması ve herkesle birlikte gülmesi.
Polyannacılık (Tatlı Limon)
Kişinin kaygı verici durumun iyi tarafına bakma eğilimidir. İnsanlar başlarına gelen kötü bir durum karşısındaki kaygılarını azaltmak amacıyla kötü durumun iyi yönlerini görmeye çalışırlar. Örneğin, trafik kazasından kurtulan bir insan, ölmediğine ya da sakat kalmadığına şükreder. Kültürümüzdeki “Her işte bir hayır vardır.” düşüncesi bu savunma mekanizmasının somut bir örneğidir.
Özdeşleşme (Özdeşim Kurma)
Çeşitli başarısızlıklar karşısında birey, bazen başarılı bir kişi ya da kişilerle kendini bir sayar, başarılı birini kendisiymiş gibi kabul ederek o kişinin başarılarıyla yetinir. Örneğin, küçük bir çocuğun kendisinden daha hızlı koşan bir arkadaşına “Benim ağabeyim hepinizi geçer.” demesi. Yine fanatik taraftarların kendilerini takımları ile aynılaştırıp yenilgiyi kendilerinin yenilmesi olarak algılaması.
Saplanma
Kişinin egosunun bazı bölümlerinin belirli bir düzeye takılıp gelişimini sürdürememesi. Örneğin, Freud 0-1 yaş arasında bebeğin aşırı ya da yetersiz doyumunun oral saplantı oluşturduğunu, yetişkin bir birey olduğunda aşırı münakaşacı, obez, tırnak yiyen ya da parmak emen biri olarak saplantılı kalacağını söyler.
Organlaştırma
Kişinin yaşadığı kaygının, davranış yerine bedensel organlarda işlev ve doku değişikliği ile anlatım bulmasıdır. Örneğin; strese bağlı olarak bireyde oluşan migren, ülser gibi rahatsızlıklar.
Hayal Kurma
Birey başa çıkamadığı gerçekle imgeleminde başa çıkmaya çalışır. Günlük hayatta tatminsiz kalan istekler, rüya veya hayal âleminde gerçekleşebilir. Örneğin, Avukat olmak isteyen ama maddi imkânsızlıklar nedeni ile liseden sonra devam edemeyen genç kızın kendisini avukat olarak hayal etmesi.
Soyutlaştırma
Bizde kaygı uyandıran duygusal bir durumu soyut kavramların ışığında görerek gerçekle ilişkimizi kesme eğilimine, soyut kavramlara bürünme adı verilir. Yakını ölen birey, bu kimseyi bir daha hiç göremeyeceğini bildiği hâlde, ölümü son derece soyut bir olay yaparak duyduğu acıyı bastırmaya çalışır.
Bir Cevap Yazın